24 Kasım 2014 Pazartesi


SPOR VE SAKATLIKLAR

Spor sakatlıkları doğrudan hekimi ilgilendiren bir konudur. Bu nedenle bu bölümde sadece bazı istatistik ve temel bilgileri ve de tanımları bulacaksınız. Unutulmaması gereken bir spor yaralanması veya sakatlığı durumunda ilk yapılması gereken uzman bir hekime başvurmaktır.

Genel Bilgiler

Sportif yaralanmalar, genelde spor dallarına özgü özellikler içerir. Çeşitli spor dallarından bazı örnekler verirsek, şöyle bir tablo ile karşılaşırız:

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nde 1983–87 yılları arasında yapılan bir araştırmada, beş yıllık dönem süresince kliniğe başvuran 1560 spor yaralanması vakası incelenmiştir. Yaralanmaların yüzde 22’si kontüzyon (ezilme), yüzde 20’si fraktür (kırık) olarak bulunmuştur. En sık yaralanan bölgenin ise yüzde 60 ile alt ekstremite (alt taraf) olduğu belirlenmiştir. Ayrıca sporcularda sportif yaralanmaların dışında, bir de overuse (aşırı kullanma) kökenli çok sayıda yaralanma görülmektedir.

Girgin, futbolcularda genellikle sıyrıklar, ezikler, yüzeysel ekimozlar (çürükler), basit kas travmaları, kas krampları, basit ayak bileği burkulmaları, basit burun kanamaları, bel ve sırt bölgesinde geçici yaralanmalar, boyun bölgesi travmaları, kaş ve baş bölgesi yaralanmaları görüldüğünü belirtmektedir. Dagarov ve Slanchev ise araştırmalarında, futbolcularda sıklıkla distorsiyon (burkulma), kontüzyon (ezilme), menüsküs lezyonları ve kas rüptürlei (kopmaları) görüldüğüne de işaret etmektedir. Futbolcularda sık görülen yaralanmalardan biri de kasıkta uyluğun iç-üst kısmında meydana gelen ağrılardır. Burada futbolcuların dizlerinin tam ekstansiyonda iken (gerilmiş iken) bacağın kalça ekleminde aşırı abduksiyonu (uzaklaşması) ile dirence karşı topa çıkarak savunma yapması, yada bu pozisyonda topa kayarak müdahalesi adduktör (yaklaştırıcı) kasların aşırı gerilmesi ve hareketin sonucu tendon (bağ) kopmalarına veya kemiksel değişikliklere neden olur.

Basketbolcularda ise yumuşak doku lezyonları (kontüzyon, hematom, yüz yaralanmaları, lif kopmaları, kramplar vb), eklem travmaları (bağ lezyonları, menüsküs lezyonları, omuz çıkıkları), kırıklar ve büyük yaralanmalar görülebilmektedir.

Koşucular üzerinde yapılan bir çalışmada da sporcularda en çok kas ve tendon zorlanmaları, eklem ve bağ yaralanmaları ile menüsküs lezyonları görüldüğü saptanmıştır. Bunların nedeni olarak da antrenman (yanlış antrenman, ağır antrenman ve antrenman sırasındaki ani değişiklikler), anatomik faktörler ile ayakkabı ve zemin gösterilmiştir.

Halterde daha çok yumuşak doku yaralanmaları sıklıkla görülmektedir. Bu yaralanmalar haltercilerin gövde ve göğüs kafesi kaslarında, sırt kaslarında ve el bileğinde ortaya çıkabilir.

Boks özelinde ise en çok yaralanan bölge yüzdür. Bilindiği gibi boks sporunda öncelikle yumrukların hedefi yüz ve çenedir. Bu nedenle yüzde hafif ekimozlardan (çürüklerden) başlamak üzere, önemli kırıklara ve yüzdeki organların ciddi yaralanmalarına kadar değişik derecelerde yaralanmalar görülebilir. En çok yaralanma kas yarılmalarıdır. Ayrıca ikinci planda ve zamanla oluşan yaralanma ise boksörlerde burun kemiğinin kırılması, çökmesi ve burundaki konkaların deviasyonudur. Bilindiği gibi boksta geçici şuur kayıpları sık görülür. Bu alınan darbenin şiddetine, sporcunun dayanıklılığına ve tecrübesine bağlı olarak farklı sürelerle devam eder. Geçici ve kalıcı beyin zedelenmeleri boksta görülen olaylardır.

Judocularda el bileği ve parmakla ilgili yumuşak doku yaralanmaları, diz bölgesinde sathi sıyrık, intra ve ekstra artiküler hematom (eklem içi ve dışına kan birikmesi), bağ, kapsül ve menüsküs lezyonları (yaralanmaları) ile çeşitli kafa travmaları görülebilir.

Kayakçılarda ise ayak bileği yaralanmaları, krus (bacak) yaralanmaları, diz eklemi yaralanmaları, kafa travmaları, omurga yaralanmaları, donmalar ve ültraviyole yanıkları görülmektedir.

1-Spor sakatlığı nedir?
Spor sakatlıkları genel olarak sportif aktiviteler sırasında meydana gelen her türlü hasarın kolektif adıdır. Groh’a göre spor yapan 40 kişi başına aşağı yukarı büyük bir kaza, 4000 kişide bir sakatlık durumu ve 40. 000 kişide bir de ölüm vakası düşer. Spor dallarına göre kazalarda başta %10 ile futbol gelmektedir bunu % 6 ile güreş % 3ile hentbol ve boks izler atletizmde % 1 kayakta ise % 0. 5 tir.

2-Spor sakatlıklarının nedenleri nelerdir?Spor sakatlıklarının oluşma nedenlerini iki ana grupta toplayabiliriz. Bunlar internal (kişisel) ve eksternal (çevresel) nedenlerdir.
Kişisel nedenler: Fiziksel eksiklikler, fiziksel uygunluk ‘aerobik dayanıklılık, kuvvet, sürat, beceri, çeviklik), psikolojik faktörler ‘konsantrasyon, riski kabullenme), fiziksel yapı ‘boy, kilo, eklem stabil itesi, vücut yağ dokusu yüzdesi), yaş, cinsiyet.
Çevresel nedenler: Sporun tipi, sportif aktivite süresi, hadisenin yapısı, rakibin ve takım arkadaşlarının rolü, zeminin durumu, ışık, emniyet tedbirleri. , yavaşlama için yeterli mesafe, malzemeler, iklim koşulları ‘ısı, nem, rüzgar) antrenör, maç yönetimi ‘kurallar ve hakemlerin kuralları uygulaması).

3-Spor sakatlığının ciddiyeti nedir?
Bir spor sakatlığının ciddiyet derecesini anlayabilmek için altı temel olguyu değerlendirmek gerekir. Bu olgular; spor sakatlığının tabiatı, tedavi şekli ve süresi, sporda uzak kalınan süre, kaybedilen işgünü, kalıcı hasar, maliyet. İşte, bir spor sakatlığının ciddiyeti bu olguların tek tek ele alınıp, değerlendirilmesi sonucu anlaşılır.

4-Spor sakatlıklarının önlenmesindeki genel kurallar nelerdir?
Öncelikle ilk yapılması gereken konu sporcuların periyodik sağlık kontrollerdir. Bu kontroller ile sezon başında sporcunun mevcut durumu ortaya konulur. Eksiklikleri belirlenir ve o eksikliklerin giderilmesi için gerekli önlemler hekimin önerisi çerçevesinde alınır. Bu noktada belirlenen eksiklikler hem fizyolojik parametreler, hem fiziksel uygunluk, hem de direkt sağlık ile ilgili eksiklerdir.
Spor sakatlıklarının oluşmasında en önemli etkenlerden biri yetersiz ısınmadır. Bu nedenle ısınmaya, özellikle stretch ‘germe) egzersizlerine büyük önem verilmelidir.
Burada fiziksel aktivite sonrası yapılacak soğuma da önem taşımaktadır. Her aktivite sonrası mutlaka soğuma da önem taşımaktadır. Her aktivite sonrası mutlaka soğuma egzersizleri yapılmalıdır.

5-Kas yorgunluğu nedir?
Antrenmansız sporculara da ağır ve alışmamış kas kasılmalarından 1-2 gün sonra ortaya çıkar.
Aynı zamanda ağır sportif yarışmalardan sonra da sporcularda görülen akut (kısa süreli) kas ağrılarıdır. Söz konusu kaslar her hareket denemesi sırasında ve dokununca ağrılı, bazen şiş ve serttir. Sporcular arasında “hamlık” olarak adlandırılır.
Kas yorgunluğu ile ilgili çeşitli hipotezler ortaya sürülmüştür. Bunlardan bazılar şunlardır:
a. Metabolizma bozukluğu hipotezi: Laktik asit (süt asidi) ve diğer asitli metabolizma artıklarının birikmesi.
b. İltihap hipotezi: Aseptik, asidoza bağlı iltihap.
c. Kas sertleşmesi hipotezi: Kasın aşırı derecede sertleşmesi.
d. Mekanik hasar hipotezi: Kas zorlanması, kas gerilmesi.
Kas yorgunluğunun özellikle negatif iş (fren görevi) yapan kaslarda meydana geldiği gözlenmiştir.

6-Kas yorgunluğu nasıl atlatılır?Kas yorgunluğunun hiçbir tedavi yapılmadan, salt istirahat ile 3-4 gün içinde geçtiği ve ağrıların dindiği bilinmektedir. Bu konudaki hızlandırıcı genel önlemler olarak şunlar önerilebilinir:
a. Sauna, b. 26-28 derece sıcaklıkta yüzme havuzu, c. Söz konusu kaslar üzerine ılık ıslak kompresler, hafif masaj antifilojistik ilaçlar (voltaren, tilcotil gibi) antioksidan C ve E vitamini.

7- Strain (Kas gerilmesi) nedir?
Kas gerilmesinde her zaman geri dönüşü (reversibl) bir işlevsel kas yaralanması söz konusudur. Bu noktada ani eksantrik (kasın boyunun uzadığı) kas faaliyeti sırasında kas elastikiyetinin sınırına eriştiği, fakat bu sınırın aşılmadığı bir durum söz konusudur. Bu sınırın aşıldığı noktada artık kas gerilmesinden söz edilemez, o zaman kas zorlanması veya parsiyel kas yırtılmasından söz edilir. Kas gerilmesi kas liflerine paralel meydana gelir. Özellikle de kas-tendon bağlantı bölgelerine rastlar.

8-Kas zorlanması nedir?
Burada birkaç veya birçok kas lifi anatomik olarak zarar görür. Kas zorlanmasında kas liflerinin sıklığı ve elastikiyeti zorlanır. Bağ dokusu ve tek tek kas lifleri kopar. Kasın devamlılığı korunur.

9-Parsiyel (Kısmi) kas yırtığı nedir?
Burada kas lifi demeti büyük oranda zarar görür. Parsiyel (kısmi) kas yırtığında yerinde kas liflerinin büzülmesi söz konusu olur. Parsiyel (kısmi) kas yırtığı maksimum kontraksiyon (kasılma) sırasında oluşur. Bunu uyaran etken, tek tek kas liflerinin geriliminin ani değişimi ile ortaya çıkan hareket uyumsuzluğudur. Bu değişim iki etken sonucu oluşur:
a. Kuvvetli direnç.
b. Zıt kasların kontraksiyonu

10-Kas yırtılması nedir?
Kas yırtılmasında elle hissedilebilen ve gözle görülebilen bir kas erimesi söz konusu olmaktadır. Kas yırtılması birdenbire olur ve buna ilgili kas gruplarında şiddetli ağrı eşlik eder. Kas yırtılmasının nedenleri iki tanedir:
a. Maksimal kontraksiyonda (kasılmada) hareket koordinasyonsuzluğu.
b. Kasılmış kasın şiddetli bir dirence karşı ani hareketi.

11-Kas yırtığını hazırlayıcı etkenler nelerdir?Bu etkenler dört ana başlık altında toplanabilir. Bu başlıklar sırasıyla şunlardır:
a. Soğuk ve kasların yetersiz kanlanması (yetersiz ısınma).
b. Lokal ve genel aşırı yorgunluk.
c. Yetersiz antrenman düzeyi.
d. Yarışma öncesi yapılan yetersiz hazırlanma

12-Myositis ossificans (Kas kemikleşmesi) nedir?Kas kemikleşmesi gizli kas yaralanmalarının istenmeyen sonuçlarından biridir: Burada bir kas yaralanmasının, çeşitli nedenlerle tam olarak tedavi edilmemesi sonucu kas içinde kemiğe benzer bir yapı oluşur. Kısaca iyi tedavi edilmemiş kontüzyon ve hematomun sık rastlanan bir komplikasyonudur. Bu da kasın ait olduğu eklemde ağrı ve çalışma bozukluğuna yol açması demektir.

13-Kas kemikleşmesi neden oluşur?Kas kemikleşmesi aşağıdaki nedenlerden oluşur:
a. Tam iyileşmemiş kas yaralanmasına yüklenilme.
b. Nedbe oluşmasını önleyecek ilaçların o dönemde lokal olarak kullanılması.
c. Yen kas zorlanması ve kanamalara neden olabilecek şekildeki masajlar, yanlış masaj.

14-Kas kemikleşmesi genelde nerede görülür?
Kas kemikleşmesi genelde sporcularda M. Quadriceps femoris (Dörtbaşlı uyluk kası) ile kalça adduktörlerinde (bacağın içeriye doğru kapanması) görülür.
15-Eklem faresi nedir?
Eklem faresi, herhangi bir nedenle bir kıkırdak parçasının kopup, eklem içinde hareket etmesidir. Sonuçta bu oluşum eklem fonksiyonlarını bozar.

16-Masajın spor yaralanmalarındaki rolü nedir?Sportif kas yaralanmalarından korunmada ve yaralanmanın tedavisinden sonra masaj bir rol oynamaktadır. Masaj, kasları maksimum çalışmaya hazırlamakta ve kas yaralanmalarından korumaktadır. Ayrıca, antrenman veya yarışma sonrası oluşan yorgunluk verici maddelerin kas hücrelerinden daha süratli uzaklaşmasına yardım eder.
Masajın fizyolojik etkileri şunlardır:
a. Kan ve lenf dolaşımını düzenler: Burada refleks yoluyla arteriol (küçük atardamar) ve kapillerin genişlemesini sağlamak suretiyle aktif rol oynar. Venlerin ‘toplardamarlar) boşalmasına yardımcı olmak suretiyle de mekanik olarak görev yapar.
b. Uyarma ve sakinleştirme yoluyla sporcunun kendini sübjektif olarak daha iyi hissetmesini sağlar.

17-Soğuk tedavisi ne zaman yapılmalıdır?
Soğuk tedavisi, sportif sakatlıkların tedavisinde kullanılan ana tedavi yöntemlerinden biridir. Soğuk tedavisi yaralanmadan sonraki ilk 48–72 saat içinde yapılmalıdır.

18-Soğuk tedavisinin yararı nedir?
Soğuk uygulama ile yaralanan bölgede kan akımı azalır. Dolayısıyla kanama azalır. Tüm spor yaralanmalarından veya sakatlanmalarından sonra şişlik ve kanamaya ait işaretler kaybolana kadar soğuk tedavisi yapılmalıdır.

19-Soğuk tedavisi nasıl yapılmalıdır?Soğuk uygulaması 2 saatte bir, 20 dakikayı geçmemek kaydıyla buz torbaları ile uygulanabilir. Bir günde toplam uygulama süresi 2 saati geçmemelidir.
Eğer soğuk tedavisi derin dondurulmuş jellerle yapılıyorsa, 20 dakika yerine 13-14 dakika yeterlidir. Soğuk uygulanan alanda deri direkt temastan korunmalıdır.

20-Bandajlamanın önemi nedir?Eklemde instabilite (sabitliğini yitirmesi) olması spor sakatlığı için hazırlayıcı bir faktörü oluşturmaktadır. Bandaj özellikle instabil eklemlerde fizyolojik hareketlilik sınırlarının ötesinde olabilecek hareketlere karşı eklemi korur.

21-Kontüzyon nedir?
Direkt bir travma karşısında cilt altında dokuların aşırı derecede ezilmesidir. Kılcal (kapiller) damarlardaki kan cilt altında toplanır ve bir şişlik oluşturur.

22-Hematom nedir? 
Travma (darbe) şiddeti ile kılcal damarlardan dışarıya çıkan kanın yumuşak kısımlar arasında belirli bir sahada toplanmasından ibarettir.

23-Fraktür (Kırık) nedir?
Travma (darbe) ve diğer nedenlerle kemiğin anatomik bütünlüğünün bozulmasına kırık denir. Kemiğin devamlılığının bozulması basit bir çatlak, geniş bir ayrılma veya çok parçalı olabilir.

24-Kırık neden oluşur?Genel olarak kırıklar ya incinme (darbe) ile oluşur ya da patolojik (hastalık) nedenlerle oluşur.
Burada travmaya (darbe) dayalı kırıkların oluşmasında kemiği dıştan ve içten etkileyen kuvvetlerin şiddeti, travmanın (darbe) geliş yönü ve etkileme süresi kırığın durumunu belirler.
Kırığın oluşmasına neden olan kuvvetler itici, çekici, sıkıştırıcı veya makaslayıcı kuvvetler olabilir. Ayrıca hastalık, yorgunluk veya yaşlılık nedeniyle doku direncinin bozulması, kemiklerde kırık oluşmasına neden olur.

25-Fissür (Çatlak) nedir?
Çatlak özünde bir kırık çeşididir. Burada yani çatlakta kemiğin devamlılığı sadece bir çatlak ile bozulmuştur.

26-Distorsiyon (Burkulma) nedir?
Burkulma bir eklem zorlanmasıdır. Üç çeşit burkulma vardır. Birinci derece burkulmada eklem hafif zorlanmıştır. İkinci derece burkulmada eklem bağlarında bazı kopmalar oluşmuştur. Üçüncü derecede burkulmada ise bağlar tamamen kopmuştur.

 


Bunlar gerçekten etkili şeyler belli ki. Mesela Pistonsta hiçbir as oyuncunun sakatlanmaması tesadüf olamaz.
Genç Sporcularda Yoğun Yüklenmeler

Erken yaşta elit spora yönlendirilen çocukların sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla. Bazı olimpik spor disiplininde yetenek seçimi çok erken yaşlara kadar inmektedir. İlkokula henüz başlamış çocukları spora yönlendirerek, geleceğin şampiyonları yaratılmaya çalışılmaktadır. Bazı batılı ülkelerde ve bizim ülkede de iyi bir eğitim olanağı yakalamak için, yani bir eğitim kurumundan (kolej gibi) burs alıp, ücretsiz okumak için de çocuklar çok erken yaşlarda elit sporuyla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Bu çerçevede yaptırılan yüklenmeler, erişkinleri bile zorlayacak nitelik kazanabilmektedir. Sporun doğası gereği, yaptırılan yüklenmelerle ve alınan başarılarla yetinilmediği için, çocuklara daha uzun antrenman yapmaları, daha şiddetli yüklenmeleri ve daha erken yaşlarda spora başlamaları beklenilmektedir. Zaten olimpiyatların sloganı da "daha yükseğe, daha kuvvetle ve daha hızlı" değil midir? Ancak bu biçimdeki beklentiler henüz olgunlaşmamış ve büyüme çağında olan çocuğu zorlayacaktır. Bu konuya ilişkin literatürde değinmeler bulunsa da kesin kanıta rastlamak ne yazık ki mümkün değil. Ancak yine de çocuğu olası zararlardan korumak için aşağıdaki organ sistemlerine ilişkin noktalara dikkat etmekte yara vardır:

Kalp: Sağlıklı sporcuların üst düzey kalp işlevi ve kapasitesi olsa da yine de temkinli olmak gerekir. Deneysel çalışmalarda şiddetli yüklenmelere bağlı kalp işlevi depresyona uğradığı belirlenmiştir. Ekokardiografik çalışmalar ise ultramaraton sonrası kalp kontraktilitesinde geçici azalmalar saptamıştır. Ancak elit düzeyde sporun kalıcı hasara yol açtığına ilişkin şu ana kadar herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Ancak muayeneler sırasında kalp damar düzeyinin dikkatle incelenmesinde yarar vardır.

Kas ve iskelet sistemi: Sporsal etkinliğin artırılması kas ve iskelet gelişimine olumlu etkileri olmaktadır. Ancak aşırı stres ve aşırı yüklenmelerin doku yıkımı ve yaralanmalara neden olmaktadır. Spordan en yüksek düzeyde yararlanabilmek için, sporcu yaralanma eşiğinin altında çalıştırılmalıdır. Bu yapılmadığı taktirde aşırı kullanıma bağlı (tendinit, apofizit ve stres kırıkları) yaralanmalar gelişebilir. Büyüme çağındaki sporcularda yaşlarına özgü sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir (Osgood-Schlatter, Sever Hastalığı, iç epikondilit, osteokondritis disekans, spondilolizis, spondilolistezis ve vertebral apofizit).
Aşırı yüklenmelere bağlı büyüme plaklarının etkilenmeleri, büyümeye olumsuzluğu nedeniyle, gelişme çağında olan sporcular için diğer bir kaygı nedenidir. Büyüme plakların zedelenmelerin olması, kemiği büyümesinde duraksamaya ve uzun kemiklerin eğri büyümesine neden olabilir. Ancak bu biçimdeki büyüme plaklarına ilişkin sorunların sadece yüksek verim sporcu ile ilgilenen sporcularda görüldüğüne ilişkin bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak jimnastikçilerde distal radiyal epifiz zedelenmesi tarif edilmiştir. Koşucu ya da yük kaldırılan diğer spor türlerine katılan çocuklarda alt ekstremite bölgelerine ilişkin epifizyel yaralanmalar ve dolaysıyla gelişen büyüme sorunları henüz bildirilmemiştir. Kesitsel ve boylam çalışmalar yoğun spora katılımın çocukların büyüme ve gelişmelerini olumsuz etkilediğine ilişkin bir kanıt göstermemiştir. Örneğin, jimnastikçilerin kısa boylu olması yaptığı spordan çok, seçilmeleriyle ilgili olduğu düşünülmektedir.

Beslenme: Spor yapan çocukların enerji gereksinimleri karşılanmalıdır. Bazı spor türlerinde kilo kontrolü ve düşük beden ağırlığı önemli olmaktadır. Bu spor türlerinde formunu koruyabilmek için, çocukların beslenmesi bozulmaktadır. Bu bakımdan özellikle kız çocukların sorunlu yemek yeme alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Büyüme çağında çocukların demire gereksinimleri fazladır. Bedende demir depolarının yeterince dolu olması, oksijen taşımasını sağlaması bakımından, önemlidir. Krebs siklüsündeki enzimler için ve bilişsel işlevler için de elzem olan bir elementtir. Sporcuların özellikle kırmız et ve demir içeren diğer gıdaları tüketmeleri önerilmelidir. Kalsiyum içeren gıdalar sporcular tarafından az tüketilir. Çünkü bu gıdaların yağlı olması nedeniyle, kilo almaktan çekinirler. Ancak sağlıklı kemik gelişimi için gerekli olması nedeniyle, günlük beslenmede yeterince kalsiyuma yer verilmelidir.

Cinsel gelişim: Yüksek verim sporu ile uğraşan çocukların ilk adet görme yaşları, diğer yaşıtlarına göre daha geç olmaktadır. Ortalama 12-13 yaşlarında olan ilk adet görme yaşı, sporcularda 1-2 yıl daha geç olmaktadır. Bu da yüksek verim sporu yapan çocukların, daha geç olgunlaştıklarına ilişkin kaygılara neden olmaktadır. Farklı hipotezler ileri sürülmüştür: Yetersiz beslenme, antrenman stresi ve düşük beden yağı oranı. Büyüme ve gelişmede olduğu gibi, belki de elit sporuna yatkın çocukların daha geç adet görme potansiyelleri de olabilir. Örneğin, bedenen daha erkeksi bir dış görünümü olan (geniş omuz, dar kalça, zayıf beden yapısı, uzun bacak) kız sporcuların spora daha yatkındırlar ve bu çocuklarda cinsel olgunlaşma daha geç olmaktadır. Ancak jimnastik gibi belirli spor türlerinde "female athelete triad" gibi sağlık sorunları da ender olsa gelişebilir. Bu sporcularda adet kesilmesi, emik erimesi ve beslenme bozuklukları ile kendini gösterir. Kızların beslenmelerinin düzeltilmesi ve yüklenme şiddetinin azaltılması bu sorunu geçirebilir. Benzeri bir sorun erkek sporcularda da tarif edilmiştir.
Yüksek verim sporuyla uğraşan çocuklara ilişkin Amerikan Pediatri Akademisi'nin aşağıdaki önerileri bulunmaktadır:

1 - ) Çocukları becerileri ve ilgileri doğrultusunda spora teşvik edilmelidir.
2  -) Çocukları teslim edeceğiniz antrenör çocuk antrenmanı, spor donanımı ve çocukların bedensel, ruhsal ve fizyolojik özellikleri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.
3 -) Çocuklarda aşırı kullanıma bağlı sorunlar gelişmeden müdahale edilmelidir. Yaralanma geliştikten sonra çocukların spora devam etmeleri konusunda ısrar edilmemelidir.
4 -) Çocukların gelişim devamlı bir hekim tarafından takip edilip, değerlendirilmelidir
5 -) Yüksek verim sporuyla uğraşan çocukların beslenmeleri dikkatle izlenmelidir. Yeterince demir ve kalsiyum alınması sağlanmalıdır. Düzenli tartılar beslenmenin yeterliliği konusunda fikir verecektir.
6 -) Sporcuların aileleri de sağlık eğitim konusunda eğitim almalıdırlar

 

Sporda Doğru Bilinen Yanlışlar
Kamuoyundaki yaygın görüşün tersine güç, hız ve dayanıklılık gibi performansları artıran özel besinlerin bulunmadığını açıklandı. İnsanlar, antik çağlardan beri kendilerini başkalarından üstün kılacak 'gizli reçete ve yöntemlere' ilgi duyuyor

1 - Sporcunun temel besini proteindir. Yanlış: Proteinler egzersiz sırasında (diğer depolar tükenmedikçe)enerji üretiminde kullanılmaz. Egzersizde enerji kaynakları, egzersiz ılımlıysa yağlar, şiddetliyse karbonhidratlardır.

2 -) Güç, hız ve dayanıklılığı artıran özel besinler vardır. Yanlış: Bu performans öğeleri özel besinlerle iyileştirilemez, öncelikle genetik yapı tarafından belirlenir, amaca uygun yapılan kaliteli antrenman ile geliştirilir.

3 -) Egzersiz sırasında su içilmesi performansı bozar. Yanlış: Egzersiz sırasında saatte 600–800 mililitre sıvı alınması performansı artırır, bazı sakatlıkları önler. Oyun kuralları izin veriyorsa müsabaka sırasında da sıvı alınmalıdır.

4 -) Egzersizden sonra susuzluk hissi geçene kadar su içilmelidir. Eksik: 'Susuzluğum geçti' dendiği anda hala vücut ağırlığının yüzde yarımı kadar kayıp vardır. Yani 70 kiloluk bir kişi 350 mililitre daha sıvı almalıdır.

5 -) Egzersizden önce şekerli yiyecek-içecekler almak performansı artırır. Yanlış: Egzersize 45 dakika öncesinden itibaren yüksek şeker içeren yiyecek-içecekler alınması, kan şekerindeki ani yükselmeye yanıt olarak fazla ensülin hormonu salınmasına, böylece kan şekerinde düşme ve halsizliğe neden olur. Alınacak içeceğin şeker oranı yüzde 8-10´u geçmemelidir.

6 -) Çok süt içmek boyu uzatır. Yanlış: Boy uzamasında en önemli etken genetik mirastır. Büyüme-gelişme için dengeli beslenme içinde vücut ağırlığının kilogramı başına günde 1-1.5 gram protein gereklidir. Bu miktar hayvansal ve bitkisel proteinlerden karşılanmalıdır. Süt de değerli bir hayvansal proteindir ve kemik gelişiminde de önemli bir kalsiyum kaynağıdır.

7 -) Sporcu içeceği ile enerji içeceği aynı şeydir ve performans artırıcıdır. Yanlış: Sporcu içeceği ile enerji içeceği aynı şey değildir. Sporcu içeceği, egzersiz sırasında yitirilen oranda mineral, su ve az miktarda şeker içerir. Yorgunluğu geciktirir. Enerji içeceği yüksek miktarda uyarıcılar (kafein ve guarana gibi) ve şeker içerir. Uyanıklığı artırır ve acil durum yedeklerini kullandırarak hatalı bir enerji çıkışı duyumu yaratır. Egzersiz öncesi ve sırasında kullanılmamalıdır.

8 -) Sporcu öğün aralarında atıştırma yapmamalıdır. Yanlış: Sporcu ana öğünler arasında günde 2-3 kez ara atıştırma yapmalıdır. Bunlar abur cubur değil, besin değeri yüksek ara öğünler olmalıdır. Sporcu 2-2.5 saatten uzun süre aç kalmamalıdır.

9 -) Kafeinli içecekler idrar söktürücüdür, sıvı kaybına neden olarak performansı bozar. Yanlış: Bu etki eskiden düşünüldüğü kadar fazla değildir. Özellikle uzun süreli egzersizden önce içilecek 1 fincan koyu hazır kahve dayanıklılığı olumlu yönde etkiler. Son zamanlarda, sporcu içeceklerine eklenen düşük miktarda kafeinin egzersiz sırasında alınmasının da yararlı olduğu ortaya konmuştur. Kafeinin fazlası dopingdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder